12 Haziran 2012 Salı


Pusuya yatış

Hayatta her şey hiçbir şeyden sonradır. önemli olan da bu. hiçbir şey olduktan sonra her şey olabilmek. öldükten sonra yeniden dirilmek gibi. belki de bu yüzden hayatım hep. acıyla yere yığıldıktan sonra yapayalnız kalan insanların durumlarını gözlemlemekle geçti. aklı başında olan hiç kimse bundan keyif almaz. ama ben bütün hesaplarımı kaybetmek üzerine yaparım. yere çarptıktan dibe vurduktan sonrası için. biliyorum hiç cazip değil ama bana hiç hep cazip gelmiştir. insanların acı çekmelerinden keyif almışımdır. o zaman şartlarımızın eşitlendiğini aynı koşullarda yarıştığımızı düşünmüşümdür. mutlu olanlardan her zaman uzak durmuşumdur. onlara karşı hep mesafeli davranmışımdır. ne zaman ki dağılıp yıkıldıkları an gelir. o zaman ben içten içe keyif alarak onların çırpınışlarını. bu çırpınmanın sonuçlarını. debelenmelerinin onları hangi doğruya ulaştıracağını seyretmişimdir. genelde bu gözlemim hep hüsranla bitmiştir. çünkü neredeyse hiçbiri akıllanmamıştır. hiçbir şey olduktan sonra her şey olamamışlardır. ve bu halleri beni onların daha büyük acılar çekecekleri günü beklemeye yöneltmiştir.

kimilerine göre içten pazarlıklı olmak buna denir. hain ve kıskanç olmak. kindar ve aşağılık olmak. olabilir. herkes istediğini düşünmek de özgürdür. ama şu hiçbir zaman unutulmasın ki. mutlulukla kahkahayla bir yere varılmaz. eğer sıkıntılıysa insan hüzünlüyse. her an gerçeğe ulaşabilme olanağına sahiptir. işte ben bunu arzu ediyorum tüm insanlar için. hakikat için sıkıntı çekmek ve sonunda hep birlikte mutlu olmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder