Toprak oluş
İnsanın topraktan yaratıldığı ve yine toprağa döneceği
gerçeğine kayıtsız kalmak. ve bu kayıtsızlığın sona ana kadar sürmesi. çok
akıllı çok bilgili seçtiği yaşam biçiminde en ufak bir kusur görmeyen. hiçbir
eksiği olmadığını ya da olsa bile öldükten sonra biz bir şekilde aramızda
hallederiz diye düşünen insancıklar için ne kadar acınası bir durum.
mezarlıklar genelde serin olur. ölümün serinliği değildir bu.
ağaçların çokluğundandır. o saçma tekrarı yapacağımı mı zannettiniz. ölümün
soğukluğu diye bir şey yoktur. ölümün sarhoşluğu vardır. ölümün dışı soğuktur
ama içi yakıcıdır. bu nedenle insana sarhoşluk verir. içinin yakıcı olmasının
sebebi de gerçeklerle yüzleşmekten ötürüdür.
serinlik toprağa tatlı bir nem verir. o tatlı neme kavuşan
toprak. güzel kokmaya başlar toprak kokmaya. işte bu koku sevdiğiniz insanın
cenazesini kuşatmışsa. ölümün büyüsü o zaman ortaya çıkar. sizi sarar çepeçevre
kozalar. ve siz dalgın yaşlı gözlerle hayatın anlamını bir kez daha
keşfedersiniz. telefonunuzu açıp işle ilgili ilk soruyu yanıtlayıncaya yada ne
yapalım hayat bu diye düşününceye kadar.
zaten kolay mı insanın gerçeklere karşı uyanıklığını
koruması. eğer öyle olsaydı. bütün insanlar sevdiklerini kaybetmeye başladıkları
ilk anda uyanırlar ve hayatlarını keşfettikleri gerçeğe uygun uyanık bir
biçimde yaşarlardı.
başka şeyler yazacaktım ama bu noktaya nasıl geldim
bilmiyorum. ne yapalım hayat bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder