25 Haziran 2012 Pazartesi


Toprak oluş

İnsanın topraktan yaratıldığı ve yine toprağa döneceği gerçeğine kayıtsız kalmak. ve bu kayıtsızlığın sona ana kadar sürmesi. çok akıllı çok bilgili seçtiği yaşam biçiminde en ufak bir kusur görmeyen. hiçbir eksiği olmadığını ya da olsa bile öldükten sonra biz bir şekilde aramızda hallederiz diye düşünen insancıklar için ne kadar acınası bir durum.

mezarlıklar genelde serin olur. ölümün serinliği değildir bu. ağaçların çokluğundandır. o saçma tekrarı yapacağımı mı zannettiniz. ölümün soğukluğu diye bir şey yoktur. ölümün sarhoşluğu vardır. ölümün dışı soğuktur ama içi yakıcıdır. bu nedenle insana sarhoşluk verir. içinin yakıcı olmasının sebebi de gerçeklerle yüzleşmekten ötürüdür.

serinlik toprağa tatlı bir nem verir. o tatlı neme kavuşan toprak. güzel kokmaya başlar toprak kokmaya. işte bu koku sevdiğiniz insanın cenazesini kuşatmışsa. ölümün büyüsü o zaman ortaya çıkar. sizi sarar çepeçevre kozalar. ve siz dalgın yaşlı gözlerle hayatın anlamını bir kez daha keşfedersiniz. telefonunuzu açıp işle ilgili ilk soruyu yanıtlayıncaya yada ne yapalım hayat bu diye düşününceye kadar.

zaten kolay mı insanın gerçeklere karşı uyanıklığını koruması. eğer öyle olsaydı. bütün insanlar sevdiklerini kaybetmeye başladıkları ilk anda uyanırlar ve hayatlarını keşfettikleri gerçeğe uygun uyanık bir biçimde yaşarlardı.   

başka şeyler yazacaktım ama bu noktaya nasıl geldim bilmiyorum. ne yapalım hayat bu.      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder